İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | atone for (something) f. | (bir şeyin) bedelini ödemek | ||
He should atone for his sins. Günahlarının bedelini ödemesi lazım. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | atone for (something) f. | (bir şeyin) cezasını çekmek | ||
He should atone for his sins. O, günahlarının cezasını çekmeli. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | atone for (something) f. | (bir şeyi) telafi etmek | ||
Öbek Fiiller | atone for (something) f. | (bir şeyin) diyetini ödemek |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | atone for something f. | bir şeyin karşılığını ödemek |
Öbek Fiiller | atone for something f. | bir şeyi tazmin etmek |
Öbek Fiiller | atone for something f. | bir şeyin zararını karşılamak |